Beyin hakkında bilgiler

Beyin protein, yağ, su ve bazı kimyasal bileşimlerden oluşmuş bir organdır. Normal bir insan beyni 1250 gr. kadar olup koyu bir muhallebi kıvamındadır. Sinir sistemimizin bir parçası olan beyin hareketlerimizi düzenleyip bulunduğumuz ortama uyum sağlamamızı temin eder. Beynin ve sinir sisteminin çalışan temel üniteleri nöron denilen sinir hücreleridir. Sadece beyinde 10 milyar adet nöron vardır. Bunların görevi uyarıları oluşturmak, oluşan uyarıları kavramak ve ilgili organlara ulaştırmaktır. Bu uyarılar elektriksel ve kimyasal olmak üzere iki türlü olur. Aslında düşüncelerimizde bu uyarıların bir sonucudur.

Beyin Hücreleri Nöron Sinir Elektriksel ve Kimyasal İletişim
Beyin Hücreleri
Nöron Sinir Elektriksel ve
Kimyasal İletişim
Tipik bir beyin nöronu üç bölümden oluşur. Hücre, gelen uyarıları alan alıcı sinir lifleri ve yollanacak uyarılar için bir ana gönderici sinir lifi. Bir alıcı sinir lifinin uyarılmasıyla elektrik uyarısı başlar. Uyarı önce hücreden sonrada gönderici sinir lifinden geçer. Başka bir hücre ile birleşme noktasına gelince kimyasal bir iletken oluşturur. Bu iletken iki nöronun birleştiği yerdeki sıvı dolu boşluğu geçerek çizimdeki gibi öbür hücreyi harekete geçirir yada herhangi bir harekete engel olur.

Beyinde düzinelerce kimyasal iletken keşfedilmiştir. Bazı ilaçlar bu iletkenlere tesir ederek etkilerini gösterirler. Örneğin beynin belirli bir bölgesindeki dopamin eksikliği yüzde anlamsız ifadelere kol ve bacaklarda titremelere neden olur. Bu özellikle yaşlılarda rastlanılan Parkinson hastalığının belirtileridir. Vücut yeterli miktarda dopamin üretememektedir.

Nöron
Nöron
Bilim ve teknolojideki bütün ilerlemelere rağmen insan beyninin nasıl çalıştığı tam olarak bilinmemektedir. Vücudu nasıl yönettiği, nasıl düşündüğü, nasıl hayal kurduğu bu bilinmeyenlerin arasındadır. Beyinde nöronların varlığı yüzyıl önce bilinmiyordu bile. Temel mekanizmalarının elektriklenmeye bağlı olduğu da kısa bir zaman önce anlaşıldı. Nöronların kimyasal yapısı üzerinde daha pek çok araştırma yapılması, daha pek çok şey öğrenilmesi gerekiyor. Beyin nöronları gerçekte yukardaki çizimde gösterildiği gibi açık bir şekilde görülemiyor. Buda araştırmaları zorlaştıran araştırmaların başında geliyor. Beyin sıkı sıkıya paketlenmiş gibi. Nöronlar kendilerini besleyen ve beynin kimyasını oluşturan bir çok dokuyla sarılmış.

Beynin Bölümleri Boz Madde
Beynin Bölümleri,
Boz Madde
Yine de kesitine baktığımız zaman yapısı hakkında belirli bir fikre sahip olabiliyoruz. Özellikle dokulardaki renk değişiklikleri araştırmacılara yardımcı olmaktadır. Koyu renkli kısım hücrelerin ve nöronlara gelen alıcı sinir liflerinin bulunduğu bölgelerdir. Beynin etkinlik merkezi bu bölgededir. Boz madde olarak adlandırılan bu beyaz alanlar, uyarıları bir bölgeden bir diğerine taşıyan sinir liflerini yönetirler.

İnsan beyni keşfetmek, yaratmak, düşünmek gibi eşsiz yeteneklere sahip bir organdır. İnsan beyni beyin sapı, beyincik ve ön beyin olmak üzere üç bölümden oluşmuştur ve kendinden büyük hayvan beyinlerinden daha fazla gelişmiştir. Ne var ki insanlarda beyin büyüklüğü ile zeka arasında bir bağlantı kurulamamıştır. Beyni oluşturan üç parça içerisinde insan olma üstünlüğünü temin eden ön beyindir. Ancak diğer bölümler olmadan tek başına herhangi bir fonksiyonu yoktur.

Beyin son derece hassas bir organdır ve bir sıvının içerisinde korunur. Koruyucu üç sıra zar ile kaplanmıştır. Ayrıca en sağlam iskelet parçalarından biri olan kafatasının içine yerleştirilmiştir. Bütün bu korunma önlemlerine rağmen beyin yine de zedelenmeye açık bir organdır. Sürekli darbeler zaman içinde ciddi hasarlara neden olabilir. Sert bir darbe başta bir yarık yada beyinde bir hasar bırakmasa bile beynin işlevlerini yapmasını bir süre engelleyip darbeye maruz kalanın bayılmasına neden olur. Düşünce yeteneği kaybolabilir. Adaleler kontrol dışında hareketler yapabilir. Duyular körleşebilir. Bu hallerde yine de dolaşım ve solunum sistemi çalışmaya devam eder. Bu hayati mekanizmalar beyinin en dayanıklı bölümü olan beyin sapı tarafından kontrol edilir.

Beyin Sapı, Omurilik Soğanı
Beyin Sapı, Omurilik Soğanı
Beyin sapı vücudun istem dışı hareketlerini kontrol eden merkezdir. Bu fonksiyonunun dışında vücut ile beyin arasında gelip giden uyarıların yolu da beyin sapından geçer. Omur ilik soğanı da beyin sapının içindedir. Kalbin atışını ve solunumu düzenler. Beynin diğer bölümlerini harekete geçirir. Vücuttaki kan basıncını saniyesi saniyesine kontrol eder. Bunu yapmasaydı her ayağa kalkışımızda bayılıp düşerdik. Beyin sapı ve omurilik soğanı göz kırpmak dahil refleks hareketlerini denetler. Gözümüze gelen ışığa göre göz bebeği büyüklüğünü ayarlar. Yemek yerken tükürük bezlerinin çalışmasını, sindirim sistemimizdeki salgıların sindirime yardımcı olmalarını, yutkunma anında kasların kontrolünü sağlar. Böylelikle bizim bu işlerle meşgul olmamızı önler. Bunların dışında vücudun geçici olarak ihtiyaç duyacağı hareketlerde bizi uyarır. Örneğin yediğimiz bir şey yanlışlıkla solunum yoluna kaçarsa öksürmemizi de beyin sapına borçluyuz. Beyin sapı ve omurilik soğanının zedelenmesinin sonuçları felç, koma hatta ölüm olabilir.

Beyincik
Beyincik
Beyincik de beynin otomatik çalışan bir bölümüdür. Ne var ki beyincik omurilik soğanının aksine herhangi bir hareketi kendisi başlatmaz. Daha çok adalelerin hareketlerinin uyumunu sağlayan ve denetleyen bir işleve sahiptir. Vücudumuzda yüzlerce adale vardır. Herhangi bir hareket yapacağımız zaman bunun için adalelerimizden hangisinin ne zaman kasılıp ne zaman açılacağını düşünmeyiz. Sadece hareketi yaparız. Beyincik yapmak istediğimiz hareketlerde adalelerimizin düzenli ve sistematik bir şekilde çalışmasını sağlar. Duruşumuzu ve dengemizi kontrol eder. Hareketlerimizin isteklerimize tıpa tıp uygunluğunun sorumluluğunu taşır. Bir hareketi sık sık tekrarlayarak antrenman yaparsak, o hareketin en iyi biçimde yapılmasında ona yardımcı oluruz. Beyincik de beyin sapındaki dokular gibi otomatik çalışır. İşlevlerini bizim düşünmemize gerek duymadan yerine getirir.

Beyin
Beyin
İstek ve düşüncelerimiz sonucu yapılan hareketleri düzenleyen ön beynin yapısı ise son derece karmaşıktır. Bu konuda bilinmeyen pek çok nokta vardır.

Anatomik olarak incelendiğinde ön beyinde üç ana bölüm görülür. En iç kısım beyin sapının bir uzantısı olarak kabul edilir. Omurilik soğanında olduğu gibi bu bölümde vücut kimyası, uyku, açlık, vücut ısısı gibi temel fonksiyonların otomatik kontrol merkezidir. Beyin ve vücuttan gelen tüm uyarılar buradan geçer. Beynin bu bölgesi bir dağıtım ve düzenleme merkezi işlevini üstlenmiştir. Mesela acıktığımız zaman beynin bu bölgesi bunu algılayıp bu bilgiyi diğer ilgili dokulara yollayarak acıkma hissini duymamızı sağlar. Bu sırada daha önemli gelişmeler olursa bunları ön plana alarak acıkma hissini kendiliğinden yok eder.

Duygular limbik sistem olarak adlandırılan bir bölümün etkisi altındadır. Limbik sistemin belirli alanları elektrotlar aracılığıyla uyarılırsa değişik hisler duyulur. Çok önemli olan öğrenme merkezlerini de içine alan bu sistem koku alma işlevini de görür.

Beyin Sapının Devamı
Beyin Sapının Devamı
Kokunun dışındaki duyular beyin kabuğu da denilen korteks tarafından algılanır. Korteks buruşuk, boz bir tabaka olup, buruşmak suretiyle kafatasının içine sığmıştır. Adalelerin bilinçli bir şekilde denetimi, dil, mantık ve düşünme fonksiyonlarını yerine getirir. Beynin diğer bölümleri gibi kortekste iki yarım küreye ayrılmıştır. Bilim adamlarının bu bölgeler hakkında bilgi edinebilmelerinde beyin ameliyatlarının rolü büyüktür. Binlerce hastanın beynine verilen elektrik uyarıları ile korteksin genel bir haritasının çizilmesi mümkün olmuştur.

Uyarılar beyne duyu organlarından gider. Bunlar beyin kabuğu tarafından ses, görüntü, tat ve dokunma olarak tanımlanır. Beyin korteksindeki birçok bölgenin fonksiyonları henüz bilinmemektedir. Bu bölgelerde toplanan bilgileri düşünce planlama ve fikir oluşturma alanları olarak görmek mümkündür.

Limbik Sistem
Limbik Sistem
Beyin ameliyatları ancak çok kaçınılmaz durumlarda yapılmaktadır. Bunun nedeni öylesine hassas olan bu organ üzerinde çalışmanın güçlüğüdür. Beyin sarsıntılarının sonuçlarıyla ilgili bilgilerin çoğu insanların başına gelenlerden edinilmiştir. Nöron dediğimiz beyin sinirleri vücuttaki en hassas sinirlerdir. Beynimizin en çok nörona sahip olduğu dönem çocukluk dönemidir. Yaşam boyunca bunlar ölür ve yerine yenileri konulamaz. Buna karşın beynimizde o kadar çok sinir ucu vardır ki bu azalma hissedilir sorunlara yol açmaz. Ama belirli bölge ani bir darbe ile hasar görürse bunun sonuçları son derece ciddi olabilir.

Sinir lifleri beyinde çaprazlanarak yön değiştirirler. Bu nedenle beynin sol yarım küresi vücudun sağını, sağ yarım küresi de solunu kontrol eder. Çaprazlama genellikle omurilik soğanında oluşur. Beynin yarım küreleri birbirine simetrik bir görüntüde olduğu için ilk bakışta aynı şekilde çalıştıkları düşünülür. Oysa durum böyle değildir. Beyinde iki ayrı konuşma mekanizması vardır. Ve bunlar beynin sol yarım küresindedir. Bunlardan herhangi birinde oluşacak hasar konuşma zorluklarına sebep olur.

Beyin ve Kafatası Hasarı
Beyin ve Kafatası Hasarı
Beyin zedelenmesinin en ilginç örneği 1848 yılında bir taş ocağı işçisinin geçirdiği kazadır. Bir dinamiti demir çubukla toprağa yerleştirirken dinamit patlamıştır. Bunun sonucunda demir çubuk işçinin elmacık kemiğinin altından girmiş, beynin ön kısmını delip geçmiş ve dışarı çıkmıştır. Şaşılacak şey beyinde büyük hasara rağmen işçinin normal yaşamını sürdürmeye devam etmesidir. Ama kısa bir süre sonra yakın arkadaşları işçinin karakteri ve kişiliğinin tamamen değiştiğini fark etmişlerdir. Uysal ve çalışkan bir kişi iken son derece inatçı çabuk sinirlenen dar görüşlü bir kişiliğe bürünmüştür.

Bundan kısa bir süre önce beyin ameliyatı düşünülemez bir konu iken bugün artık günlük hayatımıza girmiştir. Günümüzde beynin bütün yetenekleri ve yapısı bilinmemekle beraber bu konudaki çalışmalardan ilerde olumlu sonuçlar alınacağına inanıyoruz. Derinliklerinde saklı gerçek ve yetenekleri bulabilmemiz yine onun yeteneklerini en iyi biçimde kullanmamıza bağlıdır.


Hiç yorum yok: