Gen tedavisi hakkında bilgiler

Gen Tedavisi
Gen Tedavisi
Ünlü bir tıp adamı diyor ki “Tıp kansere karşı bazı cephelerde kazandı, ama savaşı kaybediyor.” Hastalıkların kurbanları bu savaşın şehitleridir. Binlerce kişi ya aids gibi ölümcül enfeksiyonların yada kistik fibroz gibi hastalıkların kurbanı oluyor. Klasik tıp bu hastalıklara geçici tedaviler uyguluyor ama bunlar kurbanların yaşamlarını kurtarmaya yetmiyor. Bazı kanser türleri kemoterapi ve radyasyonla tedaviye olumlu cevap veriyor ama hastaların büyük kısmı ölmeye devam ediyor. Buna rağmen yıkıcı yan etkileri olmayan bir takım tedavi yöntemlerinin gelişmesi geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Bu umudumuzun sebebi gen tedavisi. Bu teknik henüz başlangıç aşamasında ve etkinliğini tam olarak kanıtlamış durumda değil. Ayrıca bazı yasal ve moral tartışmalara da açık. Yinede 1990’larda üzerinde çalışılmaya başlanan bu teknik bugün tedavi kabul etmez görünen hastalıkları iyileştirecek ümidini taşıyoruz. Bir hücre çekirdeğindeki kromozomun içinde bulunan bir genden bahsediyoruz. Bir genin mikroskobik yapısını değerlendirebilmek için bir damla kanda yaklaşık 5 milyon hücre olduğunu ve insanda litrelerce kan olduğunu düşünmek yeter.

Her türlü bilgi insanın hücresine yerleşmiştir ve genetik şifre de denilen bu bilgi kişinin genetik kodunu oluşturur. Genetik kod DNA molekülündeki azotlu bazların diziliş sırasıdır ve A, C, G, ve T harfleriyle gösterilen bazlar ve bunlara uygun aminoasitlerden oluşur. Bu genlerin tam bir setine genom denir ve sadece dört harften oluşan bu genom bir kütüphane dolusu bilgi içerir. Bir insanın genomunda dizilim hatası olursa, bu ciddi bir hastalığın hem nedeni hem göstergesidir.

Genetik bilim bazı hastalıkların tedavisi konusunda nasıl bir ümit taşıyor?

Arızalı hücre çekirdeğine sağlıklı bir gen verilerek genetik koddaki diziliş sırası düzeltilebilir. Tedavi uygulamasında ya kistik fibrozda olduğu gibi kalıtsal olarak hasta olan bir genin çalışmasını düzenlemek yada aids gibi virüse bağlı hastalıklarda hücrenin protein düzenini ayarlamak için ya bir gen yada bir DNA kullanılır.


Gen tedavisi artık bir bilimkurgu değil bazı insanlarda başarı ile kullanılmaya başlanmış bir tedavi yöntemidir. Ama bunu öjenik bilimiyle karıştırmamalıyız. Öjenik insan ırkını soya çekim yoluyla ıslaha çalışan bilim dalıdır. Hayvanlarda ve bitkilerde kullanılmaya başlanan bu tekniğin insanlara uygulanması ahlaken yasaklanmış bir uygulamadır.

Gen terapi hastalıkların tedavisine gayret gösteren genetik mühendisliğinin bir dalıdır. Faaliyet sahası insan vücudunda arızalı olarak gelişmiş olan hücrelere gen transferidir. Sınırlandırılmış bu şekliyle de hem yasal hem de moral desteğe sahiptir. Gen transferi yeni döllenmiş bir döl yatağına, bir embriyoya yada sperm hücresine yapılamaz. Bu uygulama şu anda sadece hayvanlarda denenmektedir.

Genlerin gelişmiş bünyesel hücrelere transferinde iki amaç vardır.

Bunlardan birincisi bir hastalığın oluşmasına neden olan hatalı geni düzeltmektir. Kalıtsal hastalıklarda hatalı genden bütün hücrelerde vardır. Buna rağmen sadece hastalığı gösteren hücrelere bu müdahale yapılır. Bu tür hastalıklar kistik fibroz, kanda yüksek kolesterol, hemoglobin yapım bozukluğu ve bazı kan hastalıklarıdır.

Gen naklinin ikinci hedefi genlere yeni özellikler katmaktır. Edinilmiş hastalıklara kullanılan bir yöntemdir ve kanser türleri, virütik enfeksiyonlar bu gruba girer. Gen tedavisiyle ilgili çalışmalar bilimsel protokollere ve klinik denemelere sahne olmaktadır ve seçilmiş hastalar üzerinde dikkatle yürütülen bazı testler vardır.

Gen transferinde önemli olan üç unsur vardır.

Bunlardan biri verilecek gendir. Bu gen doğru tanımlanmalıdır ve verilecek genin hatalı geni düzeltebilecek sağlıklı yapıda olması gerekir.

İkinci unsur gen naklinde kullanılacak yöntemdir ve bu hedef hücreye hangi vasıtayla ulaşılacağıdır. Bu vasıtaya taşıyıcı denir. Genellikle yapı olarak bir hücreye sızma yeteneği olan virüsler taşıyıcı olarak kullanılır. Tabi virüsün hastalık yapan özellikleri giderildikten sonra virüs hücreye nakledilir. Üçüncü unsur transferin yapılacağı hedef hücredir.

Geni konak hücreye verirken kullanılan iki yöntem vardır. Vücut dışında yada vücut içinde.

Otograf, Vücut Dışında Yapılan Gen Nakli Tedavisi
Otograf, vücut dışında
yapılan gen nakli tedavisi
Vücut dışında yapılan gen naklinde hasta organdan konak hücreler alınır ve onlara gerekli gen nakli yapılarak düzeltilen hücreler bir taşıyıcı aracılığıyla vücuda verilir. Bu metoda otograf denir ve bir kişinin arızası giderilmiş geninin yeniden vücuduna verilmesidir. Bu kanser tedavisi için düşünülen yöntemdir.

Vücut içinde yapılan gen nakli tedavisi
Vücut içinde yapılan
gen nakli tedavisi
Vücut içinde yapılan nakil beyin ve akciğer gibi çıkarılması ve sonra yerine enjekte edilmesi güç organlarda söz konusudur. Bu durumda doğru gen doğrudan vücuda verilir ve düzeltme bir kültür ortamında değil vücutta yapılır. Bu yöntem bazı teknik zorlukları ortadan kaldırır ama bununda güçlükleri vardır. Her şeyden önce nakledilen gen diğer hücrelere bulaşmadan doğrudan ilgili hücreye ulaşmalıdır. Bu yöntem parkinson yada kistik fibroz gibi hastalıklar için söz konusudur.

Virüsler hücrelere nüfuz etmedeki becerileri nedeniyle bu nakillerde ideal taşıyıcı olarak kabul edilirler. Ama bir unsuru vücuda şırınga ederken onun diğer hücrelere bulaşmamasını garanti etmek gerekir.

Genetik mühendislik teknolojisi bozuk genleri, normal genlerle değiştirerek bazı hastalıkları önleme imkanı oluşturmuştur. Molekül biyolojisi bir virüsten DNA parçası çıkartarak onu zararsız hale getirmek için gerekli teknoloji geliştirmiştir. Ayrıca polio gibi aşılar geliştirilmiştir ki bu aşılarda hastalığa neden olan virüs güçsüzleştirilmiş bir şekilde kullanılır. Böylece bağışıklık sistemi bir yandan bu virüsü etkisiz hale getirirken bir yandan da vücudun bu virüsü tanıyarak bağışıklık kazanmasını sağlamaktadır.

Birbirinden farklı özellikleri olan bir çok virüs türü vardır.

Taşıyıcı Retro Virüsü ile Gen Nakli Tedavisi
Taşıyıcı Retro Virüsü ile
Gen Nakli Tedavisi
Hangi virüsün taşıyıcı olarak kullanılacağının kararı hastalığa, hedef hücreye ve nakil yöntemine bağlıdır. Taşıyıcı virüslerin bazıları retro virüsüdür. Bunların içerdiği kalıtsal bilgi yerleştiği hücrenin DNA genomuyla birleşerek kendinin kopyasını oluşturur. Virüs enfeksiyonla çoğalmaya başlayan hücreye nüfuz eder. Bu tip virüsler kan hastalıklarında ve kanserler de yararlı olabilir.

Virüsler solunum yolundaki iyi huylu tümörlerden alınır. Solunum yolu tarafından benimsenmeye hazır olmaları bu virüslerin avantajıdır ve kistik fibroz gibi hastalıkların tedavisi için büyük faydası vardır. Retro virüslerin aksine adeno virüsler ya hiç bölünmeyen yada pek ender bölünen hücrelere bulaşırlar. İltihaplı hücrenin DNA’sıyla birleşmezler. Bu özellikleri konak hücrenin genlerini parçalama tehlikesini azalttığı gibi tekrar tekrar nakil yapılması ihtimalini de azaltır.

Adeno

Taşıyıcı olarak virüslerin kullanımı ideal bir yöntem değildir. Çünkü her ne kadar diğer hücrelere bulaşma ihtimali fazla değilse de yinede vardır. Ayrıca taşıyıcı virüslerin kullanımı bir takım korunma sorunları ortaya çıkarır ki buda ciddi bir maliyet unsurudur. Ayrıca virütik taşıyıcılarla her türlü geni nakletmek mümkün değildir. Bu nedenle araştırmacılar virüsleri kullanmadan sentetik taşıyıcılar yada genin hücreye herhangi bir taşıyıcı kullanılmadan nüfuz edilmesinin yollarını arıyorlar.

1990 Yılında İlk Kız Çocuğuna Yapılan Gen Nakli
1990 Yılında İlk Kız Çocuğuna
Yapılan Gen Nakli
Gen terapi kliniklerde kistik fibroz ve beyin kanseri vakalarında denenmektedir. İnsan üzerindeki ilk deneme 1990 yılı sonunda yapılmıştır. Çok az rastlanır bir bağışıklık eksikliği hastalığın da test edilmiştir. Bu hastalığın kurbanı olan çocukların çok sıkı bir kontrol ve dış dünyadan tecrit edilmiş bir şekilde yaşamaları gerekir. Akyuvarlar toksit maddelerin bir arada toplanmasıyla zehirlenerek hızla yıkıma uğrar. Bu çocukların bünyeleri atak eden mikroplardan onları hiçbir şekilde koruyamaz. Ufak bir soğuk algınlığı bile kesin ölüm nedenidir.

Gen Transferinin Olumlu Sonuçlanması
Gen Transferinin
Olumlu Sonuçlanması
1990 yılında bu hastalıktan muzdarip bir kız çocuğuna retro virüsün taşıyıcı olarak kullanıldığı bir nakli yapılmıştır. 1991 yılında benzer yöntem başka bir çocukta denenmiştir. Aradan geçen uzun zamana rağmen bu çocuklar bağışıklık sistemleri eski etkinliğine kavuştuğu için iyileşerek normal yaşamlarına devam etmişlerdir.

Genetik mühendisliğinde araştırmalar devam etmektedir. Günümüze kadar tıp dünyasının başına bela olan kanser kistik fibroz gibi hastalıkların bu teknoloji ile yenilmesi ihtimali ümit ve ihtimali giderek kuvvetlenmektedir.


3 yorum:

Adsız
Akdeniz Ateşinden oğlum kurtulsun istiyorum daha 7yasinda bir ümit bir mucizeye ihtiyacım var
23.4.14
Mustafa
Bu Allah için çok kolaydır.
23.4.14
Adsız
kızım hemolitik anemi buda gen tedavisi ile düzeltilebiliyormu
20.1.15