Solunum yolu hastalıkları hakkında bilgiler

Günümüzde büyük şehirlerde yaşamak kirlenmiş bir havayı teneffüs etmek anlamına geliyor. Çalışma ortamımızda fabrikalarda hatta ofislerde bile kimyasallarla kirlenmiş havayı soluyoruz. Ciğerlerimize zarar verecek bir çok zehirli gaz var havada. Ama hepsinden daha zararlı olanı sigara dumanı. Gaz zehirlenmeleri ani ve çok ciddi sonuçlar doğuruyor olabilir ama bu sık olan bir şey değil.

Soluk Alıp Verme
Soluk Alıp Verme
Solunum sistemi hastalıklarının nedeni zamanla değişmiştir. Eskiden bunların tamamı verem gibi bulaşıcı ve enfeksiyona bağlı hastalıklardı. Bugünse çevre ve yanlış yaşam alışkanlıkları yatıyor bu hastalıkların kökünde. Günümüzde solunum sistemlerinde rastlanılan en yaygın hastalıklar bronşit, amfizemi, astım ve akciğer kanseridir.

Tüberküloz da dediğimiz verem hastalığının yaygın olduğu zamanlarda bu hastalığın kurbanları sanatoryumlarda karantina altında tedavi edilirlerdi. Verem antibiyotikler ve hijyenik şartların geliştirilmesiyle yavaş yavaş gücünü kaybederken ciğerlerimizi tehdit eden bir başka unsur yaygınlığını ve bu şekilde de tehlikesini artırmaya başladı. Sigara.

Bu sağlıksız alışkanlık birinci dünya savaşından sonra önce erkekler arasında ikinci dünya savaşından sonraki 50'li ve 60'lı yıllarda da kadınlar arasında hızla yayılmaya başladı. Açılmış haliyle orta çapta bir apartman dairesi büyüklüğüne eşit 90 metre kare alana sahip olan ciğerlerimizin soluduğu havayla etkilenmesi son derece doğal.

Hava Kesesi, Kılcal Damar
Hava Kesesi ve
Kılcal Damarlar
Solunum sistemimizin işlevi vücudumuzu en uç hücrelerine kadar oksijen ile beslemek ve karbondioksiti vücuttan atmaktır. Bunun için oldukça karmaşık ve oldukça gelişmiş bir hava süzme sistemine sahip olması gerekir. Bu konuda vücudumuz bu işlemin uzmanı olan bir organı akciğerleri kullanıyor. Burnumuzdan yada ağzımızdan giren hava solunum yoluna girer, akciğere doğru yol alırken, yutaktan, gırtlaktan, nefes borusundan, akciğer borusundan ve bronşlardan geçer.

Bronşların görevi havayı akciğerlerdeki 300 milyon hava keseciğine dağıtmaktır. Her bir hava keseciğine bağlı binlerce ince kan damarı solunum yoluyla kana geçen havadaki oksijeni beslenmeleri için hücrelere taşırken, hava kesecikleri atık bir karbondioksit ile kirlenen havayı kandan alarak soluk verme sırasında vücuttan atılmasını sağlar. Bu sistem oksijenin alyuvarlar tarafından hava keseciklerinden alınmasıyla çalışır.

Albert 50 yaşlarında ve günde 2 paket sigara içiyor. Bu sigara alışkanlığının sonucu son on yıldır artık hiç geçmeyecek kronik bir bronşit hastası. Kronik bronşit vakalarının yüzde 80-90’nı sigara tiryakiliğinden ileri gelir. Hava kirliliğinden oluşan kronik bronşit vakaları yüzde 10-15’i geçmez.

Kronik olmayan bronşit vakalarında vücudun bağışıklık sistemi hastalığı yenebilir. Bronşlar istenmeyen mikroorganizmaların solunum yolundan atılması için bir salgı salgılarken, hava kanallarının etrafındaki mikroskobik büyüklükteki silya denen tüylerde yabancı maddeleri sindirim yoluyla vücuttan uzaklaştırırlar. Oysa kronik bronşit hastalarında işlemler bu şekilde yürüyemez. Sigaradan ve dışarıdan vücuda giren toksin ve zararlı maddelerden ötürü bağışıklık sistemi güçsüz ve yetersiz kalır. Silialar örselenmiş ve dalgalanma hareketlerini yapamazlar. Mukus salgılanmaya devam eder ama normal dolaşımını yapamadığı için giderek birikir. Birikmiş halde duran mukoza zamanla bir enfeksiyon kaynağı haline gelir. Bu durum iltihaplanmaya neden olur ve bir kısır döngü haline gelen süreçte bronşlar giderek sertleşir ve solunum yetilerini kaybeder.

Ciddi bir sigara tiryakisi olan Sandra son yıllarda bronşitten şikayetçi. Kısa bir süre önce akciğerlerin havayla şişerek aşırı derecede gerilmesi demek olan amfizeme yakalanmış. Akciğerlerdeki hava kanallarının ve hava keseciklerinin gerilmesi sonucunda kesecikler arasındaki bölmeler ve en sonunda hava kesecikleri yıkıma uğramış. Bu durumlara çok sigara içenlerle, kronik bronşitten şikayetçi olanlar da rastlanır. Toksik maddeler akciğeri uzun müddet etkisi altında tutunca bu amfizeme neden olur. Akciğerde yüzey hücrelerini yenileyen enzimler vardır. Devamlı bir şekilde bazı hücreler ölürken yenileri onların yerini alır. Ne var ki sigara hücrelerin ölümünü hızlandıran etkisiyle akciğer hücrelerinin giderek azalmasına neden olur. Bu azalma sonucu akciğer soluma kapasitesini giderek kaybeder.

Sandra'nın durumu bunun tipik bir örneği. Hastalık 30 yıllık bir sigara tiryakiliğinden ve artık tedavisi neredeyse imkansız hale geldikten sonra ortaya çıkmıştır. Artık hareket etmekte bile zorluk çekiyor. Sürekli ve yorucu olmayan egzersizler önerilir bu gibi durumlarda.

Sigaraya bağlı solunum hastalıkları sadece kronik bronşit ve amfizemle sınırlı değildir. Akciğer kanserini de bu guruptan sayabiliriz. Akciğer kanseri kurbanlarının yüzde 80'ni sigara tiryakileridir. Dünyada her yıl 600 bin yeni akciğer kanseri vakasına rastlanılmaktadır. Bugün ki eğilim devam ederse, 10 yıl içinde bu rakam ikiye katlanacaktır. Yakın zamanlara kadar daha çok erkek hastalığı gibi görünen bu hastalık giderek kadınlar arasında da yaygınlaşmaktadır. Bunun en basit açıklaması erkekler giderek sigarayı bırakırken daha çok kadının sigara alışkanlığının kurbanı olmasıdır.

Akciğer oldukça geç teşhis edilen ve tedaviye karşı dirençli ölümcül bir hastalıktır. Her yüz hastanın sadece 10 tanesinde ameliyat yoluna gidilebilmektedir. Akciğer kanserine yakalananlardan 5 yıldan fazla yaşayanların oranı sadece yüzde 5 tir.

Astım Bronş Kas
Astım Bronş Kas
Sigaraya bağlı olmasa da çevre koşullarına bağlı bir solunum hastalığı da astımdır. Astım vakaları gelişmiş ülkelerde daha hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Örneğin A.B.D. de toplam nüfusun yüzde 5 ile yüzde 10 nu arasındaki bir grup ya astımlıdır yada astıma karşı hassas bir bünyeye sahiptir. Hastalık bronş sistemine sık sık ve aşırı bir tepki göstermesidir. Bronşların etrafındaki kaslar bazı hallerde ciğerleri korumak için kasılarak solumayı zorlaştırır. Örneğin yoğun bir asit ortamında bu kasların gerilmesi geçici olarak nefes almayı engeller.

Astımlı hastalardaysa bu kaslar aşırı bir fiziki yorgunluk, ısıda ani değişiklik, rutubetli kokular ve sigara dumanı karşısında kasılır ve soluk alma zorlaşır. Ne var ki astımın bu şekilde anlatımı oldukça basit bir görünüm vermektedir. Hastalığın bazı türleri gizemini korumaktadır. Bazı hallerde bağışıklık sistemindeki bir bozukluk da bu duruma neden olabilir. Her on vakanın dördünde hayvan tüyü, evdeki toz, havadaki çiçek polenleri, tüyler arasına yerleşen mikroorganizmalar gibi alerjik nedenler ön plandadır.

Çocuklarda giderek daha sık astıma rastlanılmaktadır. Hastaneye kaldırılan çocukların üçte birini astımlılar teşkil eder. Astım sadece bir çocuk hastalığı değildir. Son yıllarda bilim adamları yoğun kimyasal ortamlarda bulunan kişilerde yeni bir astım türü tespit ettiler. Buna meslek nedeniyle oluşan astım diyebiliriz. Bugün astım vakalarının yüzde 5’i bu tür dür. Bu oran hızla artma eğilimindedir. Zehirleyici nitelikleri tam olarak bilinmeyen yüzlerce yeni kimyasalın piyasaya çıktığı günümüzde bu hiçte şaşırtıcı bir gelişme olarak görülmemeli. Alerjiye neden olan maddeyle temas kesildiğinde astımlıların şikayeti de son bulmaktadır.


Astımı kontrol altına almak için ne yapılabilir?

Öncelikle astıma neden olan madde ve koşullardan uzaklaşmak gerekir. Ayrıca solunum yollarını açmaya yardımcı olan nebulizatör ve iltihaba karşı ilaçlar kullanılabilir. Aslında bu ilaçlar hastalığı tedavi etmek için değil ama sakıncalı sonuçlarının neden olduğu rahatsızlıkları hafifletmek içindir. Belli önlemleri ve önerilen ilaçları almak şartıyla bir astımlıda yaşamını normal olarak sürdürebilir. Solunum yolları rahatsızlıkları gün geçtikçe önemini artırmaktadır. Bu aslında alarma geçilmesi gereken bir durumdur.

Vücudumuzun bağışıklık sistemi giderek kendisine daha fazla yüklendiğimiz alarmını veriyor bizlere. Akciğerlerimiz temiz bir havayı soluma arzusunu haykırıyor. Vücudumuz sigara dumanının yarattığı sakıncalardan şikayetçi. Organlarımızın bizden tek istediği onları temiz ve sağlıklı bir ortamda tutmamızdır. Bu sese kulak vermeliyiz.


Hiç yorum yok: